Doktor uygulama hatası veya malpraktis; tıp hukukunda doktorlar ve diğer sağlık personellerinin mesleki ihmal, hata, bilgi eksikliği, dikkatsizlik veya özen göstermemesi gibi sebepler sonucu hastalığın teşhis ve tedavi sürecinde hastalarına zarar vermesi durumunda ortaya çıkan hukuki bir sorundur. Bu hukuki sorunlar, tıbbi malpraktis kapsamında değerlendirilmektedir ve hastanın yaşadığı mağduriyet, belirli şartlar sağlandığı takdirde hem ceza hukuku hem de tazminat hukuku açısından değerlendirilir.
Son yıllarda hızla gelişmekte olan Sağlık-Tıp Hukukunun esas konularından biri olan hekim hataları; tıbbi müdahale, aydınlatılmış hasta onamı, hekimin hukuki sorumlulukları, sigortacılık uygulamaları, bilirkişilik ve defansif tıp vb. bağlantılı kavram ve konularla birlikte incelenmektedir.
Malpraktis Nedir?
Malpraktis, latince “mal” (kötü) ve “practice” (uygulama) kelimelerinin birleşiminden oluşmuş olup, tıp alanında doktor veya sağlık çalışanının mesleki standartlara uygun davranmaması sonucu hastaya zarar vermesi anlamına gelir.
Türk Tabipler Birliği’nin Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın, “Hekimliğin Kötü Uygulanması (Malpractice)” başlıklı 13. Maddesinde şu tanıma yer verilmiştir:
“Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulanması” anlamına gelir.”
Yine aynı konuya ilişkin olarak Dünya Tabipler Birliği’nin “Mal Practice” Bildirisi’nin 2. Maddesinde detaylı bir açıklamaya yer verilmiştir:
2. Tıbbı yanlış uygulama ile, tıbbi bakım ve tedavi sırasında görülen, hekimin hatası olmayan durumlar ayrılmalıdır.
a) Tıbbı yanlış uygulama (malpractice); doktorun tedavisi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan “zarar”dır.
b) Tıbbi uygulama sırasında öngörülemeyen bilgi ya da beceri noksanlığı sonucu oluşan ise; istenmeyen sonuçtur ve bunda hekimin sorumluluğu yoktur.
Dolayısıyla malpraktis; çoğunlukla teşhis hataları, yanlış tedavi uygulamaları, cerrahi hatalar veya hastaya yeterli bilgilendirme yapılmadan tedavi uygulanması gibi usul ve esaslara uygun şekilde yapılmayan müdahaleler sonucu ortaya çıkar. Ancak usul ve esaslara uygun şekilde yapılan müdahaleler sonucu ortaya çıkan komplikasyonlarda doktora sorumluluk yüklenememektedir.
Malpraktis Davalarının Hukuki Dayanakları
Türkiye’de malpraktis davalarının hukuki dayanakları şunlardır:
- Anayasa: Anayasa’nın 17. maddesi, kişinin maddi ve manevi bütünlüğünü koruma altına alır.
- Türk Ceza Kanunu (TCK): TCK m. 85 ve 89, tıbbi hata sonucu ölüm veya yaralanmaya neden olunması halinde ceza söz konusu olabilir.
- Türk Borçlar Kanunu (TBK): TBK m. 49’a göre, haksız fiil sonucu meydana gelen zararlardan sorumluluk doğmaktadır.
- Yargıtay ilgili hukuk daireleri ve genel kurulları kararları
- Sağlık Bakanlığı Mevzuatı: Hasta hakları yönetmeliği ve ilgili mevzuat, hastaların bilgilendirilmesi ve rıza göstermesi gerekliliğini düzenler.
Malpraktis Karşısında Neler Yapılabilir?
Malpraktis sebebiyle maddi ve/veya manevi zarar gören hasta ve yakınları, hem ceza davası hem de tazminat açabilmektedir. Süreç genel olarak aşağıdaki adımlardan oluşmaktadır:
- Hastane ve sağlık kurumuna başvuru: Hasta, malpraktis sonucu uğradığı zararın giderilmesi için öncelikle hastane veya ilgili sağlık kurumuna başvuruda bulunabilir.
- Savcılığa veya adli mercilere başvuru: Cezai sorumluluk söz konusu ise Cumhuriyet Savcılığına şikayette bulunabilir.
- Adli Tıp Kurumu veya bilirkişi raporu: Mahkeme, tıbbi hatanın varlığını belirleyemek adına Adli Tıp Kurumu veya bilirkişi raporuna başvurabilir.
- Arabuluculuğa başvuru: Dava açmadan önce arabuluculuğa başvuru zorunludur. Aksi takdirde davanız usul eksikliğinden reddedilecektir.
- Mahkeme süreci: Ceza davaları ceza mahkemelerinde, tazminat davaları ise hukuk mahkemelerinde olmak üzere mahkemeye müracaat edilebilir.
ÖNEMLİ:
Hastada bir zarar meydana geldiğinde bu zararın malpraktis kaynaklı olup olmadığını belirleme görevi tıbbi bilirkişilerdedir. Meydana gelen zararda doktor, elindeki teknolojik imkanlar doğrultusunda gerekli özen ve yükümlülüğü göstermişse yani söz konusu zarar komplikasyondan kaynaklanıyorsa hekimin bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Tıbbi bilirkişiler Yüksek Sağlık Şurası, Adli Tıp Kurumu, üniversitelerdeki anabilim dalları ve bilirkişi listesindeki doktorlardan seçilmektedir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme Nedir?
Malpraktis davalarında görevli mahkeme aşağıdaki hususlara göre farklılık göstermektedir:
- Tıbbi malpraktis sebebiyle eser veya vekalet sözleşmesine dayanılan hallerde görevli mahkeme “Tüketici Mahkemesi” olarak düzenlenmiştir. (6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m.3/1-L)
- Doktor ve hasta arasında sözleşmesel bir ilişkinin bulunmadığı ve doktor veya sağlık kurumunun hatalı eylemi sonucu zarar meydana geldiyse haksız fiil hükümleri uygulanır. Bu sebeple haksız fiilden doğan sorumluluk söz konusu olduğu için görevli mahkeme “Asliye Hukuk Mahkemesi” olarak düzenlenmiştir.
- Kamu hastaneleri ve sağlık kuruluşları aleyhine tıbbi malpraktis nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarına bakmaya görevli mahkeme “İdare Mahkemesi” olarak düzenlenmiştir.
- Doktorun sigorta şirketine karşı açılacak davalarda görevli mahkeme ise “Asliye Ticaret Mahkemesi” olarak düzenlenmiştir. (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.4/1-a)
Malpraktis davalarında hangi yerdeki mahkemenin yetkili olduğunun belirlenmesinde yetki kuralları belirleyicidir.
- Öncelikle belirtmek gerekir ki malpraktis nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarına bakmaya genel olarak yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Davalı birden fazla ise dava, davalılardan herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.
Malpraktis davalarında özel yetkili mahkemede de dava açılabilmesi mümkündür.
- Tüketici mahkemelerinde eser veya vekalet sözleşmesinden kaynaklanan bir dava söz konusu ise dava, sözleşmenin ifa edileceği yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilmektedir.
- Bunun yanı sıra tüketici davaları, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilmektedir.
Haksız fiil nedeniyle görülecek malpraktis davasında yukarıda ifade ettiğimiz genel yetkili mahkeme haricinde aşağıdaki mahkemeler de yetkilidir:
- Haksız fiilin işlendiği yer mahkemesi,
- Zarar haksız fiilin işlendiği yerden başka bir yere meydana gelmişse, zararın meydana geldiği yer mahkemesi,
- Zarar görenin ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde de dava açılabilir.
- Dava Açma Süresi Nedir? (Zamanaşımı)
- Sözleşmeye Aykırılık Nedeniyle Açılan Tazminat Davalarında: Zararın öğrenildiği tarihten itibaren 5 yıldır.
- Haksız Fiil Sorumluluğuna Dayanılarak Açılan Tazminat Davalarında: Hatalı tıbbi müdahale nedeniyle haksız fiile dayalı açılacak tazminat davalarında 2-10 yıl zamanaşımı süreleri uygulanacaktır. Ancak tazminatı gerektiren hatalı tıbbi müdahale daha uzun zamanaşımını gerektiren bir cezayı gerektiriyorsa o zamanaşımı uygulanacaktır.
Son olarak;
Son dönemde sağlık kuruluşlarının sayısının artması ve özel kliniklerin de yaygınlaşması sebebiyle malpraktis davalarının açılma oranı ciddi şekilde artmıştır.
Genel hukuk bilgilerinin yanı sıra, tıp terimleri ile birlikte sağlık hukukunun da kendine özgü terim ve kanun, yönetmeliklerinin bilinmesi malpraktis davalarında olumlu sonuç alınması açısından önem arz etmektedir.